Hastalıkların çoğu, kendini belirgin semptomlarla gösterirken, bazıları ise sinsi bir şekilde ilerleyerek hayatları altüst edebiliyor. Bugün sizlere, sadece iki yıl ömrü kaldığı söylenen bir bireyin etkileyici hikayesini paylaşıyoruz. Henüz 30’lu yaşlarının başında olan Zeynep, hiç beklemediği bir anda, belirtileri bile olmadığını düşündüğü bir hastalık ile karşı karşıya kaldı. Roma'da yaşayan genç kadın, sağlıklı bir yaşam sürmekteydi. Spor yapıyor, düzenli besleniyor ve genel sağlık kontrollerini aksatmıyordu. Ancak bir gün gittiği doktor ziyaretinde aldığı teşhis, hayatını tamamen değiştirecekti.
Hastalığın ne olduğu, çoğu zaman fark edilmeden ilerleyen bir durum olan kanserdi. Zeynep, kanser teşhisi ile sarsıldığında, aklında "Bu benim başıma nasıl geldi?" sorusu dönüp duruyordu. Hekim, "Erken evrede yakaladıysak, tedavi şansımız var," dedi ama Zeynep’in aklındaki düşünceler başka yönlere kayarak, hayatta kalma mücadelesinin ne kadar zor olduğunu hatırlatıyordu.
Zeynep, o gün hastane çıkışında yaşadığı karmaşık duygularını düşündü. Sağlıklı geçtiği düşünüyordu hayatı. Spor yapıyor, dengeli besleniyor, stresle başa çıkmaya çalışıyordu. Tam bir yıl boyunca hiçbir belirti göstermedi. Ama bir gün, basit bir kan testi sonucunda, her şey değişti. Sonuçlarda bulunan anormal değerler, daha ileri tetkiklerin yapılmasını zorunlu kıldı. Sonunda çıkan sonuçlar, Zeynep için hayatının en kötü müjdesini getirdi: "Kanser hastalığına yakalandınız" denilmişti. Bu tanı, sadece Zeynep’i değil, tüm ailesini derinden etkiledi.
Zeynep’in tedavi süreci, sadece fiziksel değil aynı zamanda zihinsel bir yolculuktu. Onunla birlikte hastalıkla mücadele eden birçok insan var. Bu süreçte onkoloji uzmanlarıyla birlikte, hasta bakım uzmanlarının verdiği moral destek ve psikoterapi seansları, Zeynep’in mücadele ruhunu güçlendirdi. Zeynep, hastalığının kendisinin kim olduğunu tanımlamasına izin vermemek için elinden geleni yapmaya karar verdi. Hayatına olumlu şeyler katmak ve mücadele ruhunu her zaman koruyarak bu süreci ilerletmek istiyordu. Medya da bu mücadeleyi gündeme taşıdı; birçok insan Zeynep’in hikayesinden ilham alarak kanserle mücadele etmek için bağış yapmaya ve destek olmaya karar verdi.
Ömrünün kısıtlı olduğunun farkında olarak, Zeynep, hayatta kalma mücadelesinde kendisi için yeni hedefler belirledi. Gerçek hayattaki amacını bulmaya çalıştı: "Beni tanımlayan bu hastalık değil," dedi. "Hayatta kalmak ve başkalarına ilham vermek istiyorum." Bunun için sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanarak, hastalığı hakkında farkındalık yaratmaya çalıştı. Zeynep, her doğru bilginin kanserle mücadelede önemli olduğunu biliyordu. Kendisi gibi benzer durumu yaşayan insanlara motivasyon ve destek olmanın, kısmen de olsa yaşamak için gerekli bir mücadele olduğunu düşünüyordu.
Bu süreç boyunca, Zeynep, hem kendi hikayesini hem de tedavi aşamalarını paylaşarak insanlara umut ve ilham vermeyi amaçladı. "Bu hastalık, benim sonum değil," diyerek, hayatta kalma mücadelesine devam etti. Destek başvuruları, hem kişisel hem de sosyal açıdan önemli bir etki yarattı; birçok insan hastalığına karşı kendi deneyimlerini paylaşarak toplumsal bir diyalog oluşturdu. Zeynep’in sosyal medya paylaşımları öne çıktı; hashtag’ler yaratarak insanları bu konuda bilinçlendirmek için çeşitli kampanyalar düzenlendi.
Belirtiler olmadan sinsi bir şekilde ilerleyen hastalıklarla mücadelede, Zeynep’in hikayesi, birçok kişiye ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Hayatına dair her anın kıymetini bilmek, kendisine ve çevresine daha çok değer vermek için mücadele eden Zeynep’in öyküsü, hayatta kalma azminin ve umudun ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Hayat bazen beklenmedik sürprizlerle doludur; bunun yanı sıra güçlü kalabilme yetisi, insanı hayatta daima ileriye taşır.
Hastalığa yakalanana dek güçlü bir hayat süren Zeynep, tedavi sürecinde kazandığı yeni bakış açısıyla dolu dolu bir yaşam sürdürmenin yollarını arıyor. "İyileşmek bir yolculuk, sadece bedenen değil, ruhen de" diyor Zeynep ve bu yolculukta edindiği tecrübeleri, başkalarıyla paylaşmaya kararlı. Hayatına yön veren bu süreç, onun için yeni bir başlangıca da işaret ediyor; belki de her şeye rağmen hayatta kalma mücadelesi, vakit kaybetmeksizin yaşamayı ve hayatı dolu dolu yaşamanın ne demek olduğunu bir kere daha hatırlatıyor.