Diyarbakır, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla tanınan bir şehir. Şehir, günümüzde farklı inanç ve kültürlerin bir arada var olduğu, geçmişten bugüne birçok medeniyete ev sahipliği yapmayı başarmış bir yer. En dikkat çekici yapılarından biri olan Saint George Kilisesi, uzun yıllar boyunca çeşitli tartışmalara konu oldu. Yakın zamanda yapılan araştırmalar sonucunda, bu tarihi yapının aslında hiçbir zaman bir hamam olarak kullanılmadığını kanıtlayan bir kitabenin ortaya çıkması, tarih meraklıları ve arkeologlar için büyük bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
Saint George Kilisesi, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan ve 1895 yılında inşa edilen bir Hristiyan ibadet yeridir. Tarih boyunca farklı dönemeçler yaşayan kilise, bazı yerel rivayetler nedeniyle yanlış bir algıya maruz kalmıştır. Özellikle, kilisenin hamam olarak kullanıldığına dair yanlış bilgilendirmeler halk arasında yaygın hâle gelmiştir. Ancak, incelemeler ve yeni bulunan kitabe, bu efsanenin tamamen yanlış olduğunu gözler önüne sermektedir.
Kilisenin tarihi yapısı ve mimarisi, bölgedeki diğer birçok dini yapı ile benzerlik göstermektedir. Yapının iç mimarisi ve süslemeleri, onu sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda bir sanat eseri hâline getirmiştir. Ancak, ne yazık ki yerel halk arasında yaygın olan yanlış bilgiler, bu görkemli yapının tarihine gölge düşürmüştü. Araştırmacılar ve arkeologlar, bu yanlışlığı ortadan kaldırmak için uzun süredir çalışmalar yapmaktaydılar.
Yakın zamanda yapılan bir araştırma neticesinde, Saint George Kilisesi’ne ait bir kitabe ortaya çıkarıldı. Bu kitabe, kilisenin işlevi hakkında tartışmalara son verecek nitelikte bilgiler içeriyor. İçeriğinde açıkça belirtilerek, kilisenin bütün zamanlar boyunca ibadet yeri olarak kullanıldığı ve hamam olarak kullanıldığına dair herhangi bir delilin bulunmadığı belirtiliyor. Uzmanlar, kitabenin tarihsel gerçekler açısından büyük bir öneme sahip olduğunu vurguluyorlar.
Bu kitabe, hem Diyarbakır hem de genel olarak Anadolu'daki Hristiyanlığa ait dini yapılar hakkında yeni bilgiler sunma potansiyeline sahip. Ayrıca, bu tip buluntuların, toplumda yaygın olan yanlış bilgilendirmeleri düzeltme adına büyük bir işlev üstlenebileceği düşünülüyor.
Birçok tarihçi ve arkeolog, bu yeni buluşun, hem yerel halkın hem de bilim camiasının dikkatini çekeceğini belirtmekte. Saint George Kilisesi’nin tarihi yeniden gözden geçirilirken, geçmişin hatalarından ders almak önem taşıyor. Bu bağlamda, kitabenin ortaya çıkışı, sadece bir yapı ile ilgili değil, aynı zamanda toplumun tarihine bakış açısına da önemli bir katkı sağlamaktadır.
Diyarbakır ve çevresindeki tarihi yapılar, hem geçmişe dair ipuçları vermekte hem de kültürel mirasın korunmasına yönelik çalışmaların gerekliliğini göstermektedir. Saint George Kilisesi’nin tartışmalı geçmişi, bu yapının özel bir yer edindiğini ve korunması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Yeni kitabe ile birlikte, bu eşsiz yapının hem tarihi değeri hem de kültürel önemi gün yüzüne çıkmış oldu.
Sonuç olarak, Diyarbakır'daki Saint George Kilisesi’nin tarihi ile ilgili ortaya çıkan bu yeni gelişme, yalnızca yerel halk için değil, tüm tarihseverler için önemli bir haberdir. Geçmişin yanlış anlamalarından sıyrılarak, tarihi gerçeği aydınlatan bu tür buluntuların artarak devam etmesi temennisiyle, Saint George Kilisesi hem geçmişin izlerini taşımaya hem de geleceğe ışık tutmaya devam edecektir.