Son günlerde ülkemizde kadına yönelik şiddet olayları artış gösterirken, bayram coşkusunun bir trajediye dönüşmesi, toplumsal duyarlılığın yeniden tartışılmasına sebep oldu. Bu kez Dilan isimli genç bir kadın, evinde kocası tarafından acımaz bir şekilde katledildi. Genç yaşında yaşamını yitiren Dilan’ın hikayesi, sadece ailesi ve sevdiklerini değil, tüm toplumu derinden sarstı ve kadına yönelik şiddetin ne denli büyük bir sorun olduğuna bir kez daha dikkat çekti.
Dilan, evli ve 2 çocuk annesi bir genç kadındı. Ailesi ve arkadaşları, Dilan’ın sıcak kanlı, yardımsever ve hayata dair umut dolu bir insan olduğunu aktarıyor. Ancak, evliliği üzerine gelen karanlık bulutlar, onun bu neşeli halkasındaki ışığı birer birer söndürmeye başladı. Evliliğinin başından belirtilerini gösteren şiddet, zamanla Dilan'ın yaşamını cehenneme çevirdi. Kendisini koruma mücadelesi veren Dilan, bazen bu döngüden kurtulabileceğine dair umutlar beslese de, ne yazık ki bu umutlar son bir bayramda, kocası tarafından kendisine uygulanan en korkunç fiziksel ve psikolojik şiddetle son buldu.
Bayram günleri ailelerin bir araya gelerek mutluluğu paylaştığı, kardeşlik ve sevgi bağlarının yeniden güçlendiği günlerdir. Ancak Dilan için bu bayram, çok farklı bir senaryoya evrildi. Eşinin alkol alması, onun karşısında bir canavara dönüşmesine zemin hazırladı. Şiddetli geçimsizlik ve kıskançlık, evde tartışmalara yol açtı ve bu tartışmalar, kriminal boyut kazandı. Dilan’ın korkutucu bakışları, gözlerinde yaşamsal bir çaresizliği barındırsa da, bunun sonunun ne olacağını bilmeden gecelerine devam etmeye çalıştı. Yaşadığı korku dolu anlar, sadece bedensel değil, ruhsal olarak da onu zayıflatıyordu.
Ne yazık ki, Dilan adını verebildiğimiz bu trajik olay, toplumun etkilenmesi ve kadınlara yönelik şiddete karşı farkındalık oluşturmasının gerekliliğini yeniden ortaya çıkardı. Birçok kadın benzer tehlikeleri yaşıyor ancak Dilan'ın durumu, bu sorunun ciddiyetini gözler önüne serdi. Sosyal medya kullanıcıları, Dilan’ın hikayesini #DilanİçinAdalet etiketi ile paylaşarak, benzer olayların bir daha yaşanmaması için toplumsal bir mücadele başlatma çağrısında bulundu.
Bireysel hikayelerle toplumda kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik dikkat çekmek önemli bir adım olsa da, çözüm süreci daha karmaşık ve derinlemesine bir yaklaşım gerektiriyor. Ailelerin, okulların, devlet kurumlarının ve herkesin sorumluluğu, bu tür olayların önüne geçmek için el birliğiyle çalışmaktır. Eğitim sistemlerinden başlayarak, genç nesillerin kadına saygı ve eşitlik bilinci ile yetiştirilmesi büyük önem taşıyor. Bunun yanı sıra, kadınların hukuken korunma mekanizmalarının güçlendirilmesi ve acil durumlar için etkin bir yardım hattının varlığı hayat kurtarıcı olabilir.
Dilan’ın hikayesinin ardında yatan gerçekler, sadece onun değil, birçok kadının yaşadığı bir tragedi. Şimdi tüm gözler, yetkililerin atacağı adımlara çevrildi. Türkiye'de kadınların maruz kaldığı şiddetle mücadele için hangi önlemlerin alınacağı ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması için neler yapılabileceği toplumun en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Dilan, artık aramızda yok ama onun hatırası, mücadelesi ve yaşamı daha adil bir dünya için bir sembol haline gelecek.
Bayramda yaşanan bu acı olay, hepimize bir hatırlatma oldu. Kadına yönelik şiddetin artarak devam etmesi, sadece yasa ve yönetmeliklerin değil, toplumsal duyarlılığın da gerekliliğini gösteriyor. Bugün Dilan için atılan adımlar, yarın belki başka bir Dilan’ın hayatını kurtarabilir. Bu yüzden toplumsal eşitlik ve adalet için sesimizin daha gür çıkması gerektiği bir kez daha gözler önüne serildi.